Deneme, İnceleme, Röportaj

VADİ’DE KADIN OLMAK: TEKNOLOJİNİN CİNSİYETÇİ ‘ÖTEKİ’ YÜZÜ

By

Güzel kadınları severim,

İşçi kadınları severim,

Güzel işçi kadınları

Daha çok severim

                                   Orhan Veli

1938 yılının Ocak ayı, çıkıverir bu mısralar Orhan Veli’nin kaleminden. Zaman içinde uyarlanmış, tekrar tekrar okunmuş, o ya da bu şekilde günümüze kadar gelebilmeyi başarmış bir şiir olur. Orhan Veli’nin zamanında emek, genellikle beden üzerinden ölçülen bir değerdi. Şüphesiz ki Orhan Veli bunu görmüş, kadının emeğini anlamış ve güzel kadın dediğini emekçi-işçi kadın olarak tanımlamıştır. Şimdi ise, emek dediğimiz kavram dallanıp budaklanarak bize daha geniş bir çerçeve çiziyor. Emek, yalnızca bedenen yapılan bir değer olmaktan çıkarak enformel kapitalizmle birlikte yeni emekçi özneler kazanıyor. Orhan Veli’nin emekçi ve bir o kadar da güzel kadınlarına, bulunduğumuz yıllar içinde birkaç yeni  sıfat eklemek isterim: güzel, işçi, girişimci ve bilişimci kadınları sevin!

Zaman bize, artık beden sömürüsünün ötesinde bilginin de sömürü çemberine dahil olduğu bir ortam sunuyor. Bu çembere yalnız erkekler değil, kadınlar ve ötekileştirilen tüm bireyler üretimleriyle dahil oluyor. Ancak şunu unutmamakta fayda olduğunu düşünüyorum: Oluşturulan bu yeni emek alanları ataerkil bir yapının içinde yaratılmış global alanlar olup yine ataerkilliği aynı şekilde devam ettiriyor. İşte bu görece yeni sayılabilecek global emek alanlarından biri de teknoloji alanı oluyor. Yani işçi-emekçi kadının mücadelesine girişimci, mühendis, yatırımcı ve birçok sıfatta kadın da dahil oluyor. Peki bu yeni dünyada, aslında ezelden beri var olan kadınlar, nasıl bir mücadele veriyorlar? Tam da böyle bir sorudan yola çıkarak bunu biraz daha anlayabilmek için teknoloji alanında başarılı olarak nitelendirilen insanlara baktım: Bill Gates, Jeff Bezos, Elon Musk… Listenin devamında Steve Jobs ve Mark Zuckerberg’in yer almasına şaşırmadım (Forbes.com, 2018). Ayrıca yapmış olduğum bu basit araştırmanın başka bir sonucu da beni şaşırtmadı: Verilen bu listede hiçbir kadın yoktu.  Çok çeşitli cinsiyetlerin barındığı bir toplumda, nasıl olur da tek bir cinsiyet hakimiyet gösterebilir? Bu soruyu ben değil, teknoloji alanında kendine yer edinmeye başlamış, genç bir kadın olarak ortağı olduğu yeni şirketini Silikon Vadisi’nde geliştirmeye çalışan, Konya’da doğmuş İstanbul’da büyümüş ve şu an San Fransisco’da yaşamına devam eden İlayda cevaplıyor:

“Genç kadınlar teknoloji alanında başarı elde etmenin mümkün olabileceğini bilmiyor. Ben de bilmiyordum. Konya’da yaşıyor olabilirdim. Belki 100 tane paralel evren varsa 90’nında Konya’dayım ben. İnsanlar kendini keşfedemiyor” – İlayda

İlayda, üç yıl öncesine kadar İstanbul’da bir üniversitede mühendis adayı olarak teknoloji alanına adımını atıyor. Bir yıl sonra işler yolunda gitmeyince, İstanbul’daki okulundan ayrılarak Kopenhag’da bir üniversiteye başvurusunu yapıyor. Başvuru süreci bir yıl sonra olacağından, vaktini boş geçirmemek adına çeşitli yerlerde çalışıyor. Kitapçıda kitap satıyor, ondan memnun kalan yöneticiler onu biraz daha kurumsal hayata sokuyor. Ancak İlayda, buradaki düzenin kendisine hitap etmediğini düşününce istifa ediyor. İstifasının ardından iki farklı yere başvuru yapıyor: Biri sokakta palyaço kılığında broşür satmak, diğeri ise teknolojiyle ilgili eğitim veren bir kuluçka merkezindeki start-uplarda şansını denemek. Kafasında kurduğu, hangisi önce dönüş yaparsa onu kabul etmek. Bir süre sonra başvurduğu start-uptan görüşme teklifi geliyor, kabul ediyor ve Silikon Vadisi’ne kadar uzanan süreç de tam burada başlıyor. Palyaço işi ilgisini çekse de sözüne sadık kalıp kendisine ilk dönen işi kabul ediyor. Şu an ortağı olduğu Compocket şirketinin ilk adımları da bu şekilde atılıyor. Ekip, İlayda ile birlikte üç kişiden oluşuyor. Ekipteki iki erkek arkadaşı İlayda’ya Compocket adı altında oluşturdukları projeyi anlatmaya başlıyor. Compocket (computer pocket) teknoloji alanında kullanılan osiloskopun (elektrik sinyali ölçmeye yarayan bir cihaz) küçültülmesine dair bir proje. İlayda, bu cihazın 50 yıldır hiç değiştirilmediğini söylüyor. Osiloskopu küçültme fikri İlayda’nın hoşuna gidiyor. Uzun çalışmalar ve zorlu bir sürecin ardından önce Türkiye içinde yapılan yarışmalara çıkıyorlar. Yarışmaları kazandıkça yurt dışına gidebilmek için fon alabilme imkanları doğuyor. Böylece global olarak projelerinin adını duyuruyorlar. Gün geçtikçe artan bir başarının içinde İlayda, fark edilmenin ve bunun bir parçası olabilmenin mutluluğunu yaşıyor.

İlayda Büyükdoğan

Aradan bir yıl geçiyor ve bu bir yıl içinde tahmin edemeyeceği bir projenin ortaklığında Kopenhag’a yeni üniversitesine yerleşiyor. Keyfi gayet yerinde. Bir yandan okuluna gidiyor, bir yandan da İstanbul’daki ekip arkadaşlarıyla paslaşarak Compocket projesinin üzerinde çalışıyorlar. Kopenhag’da geçirdiği bir yılın ardından bir gece bir mail alıyor. Silikon Vadisi’nde Peter Thiel’in başlatmış olduğu 20 gencin projelerini geliştirme imkanı sağlayan bu davet, İlayda için büyük bir şans oluyor. Bütün bir gece boyunca düşünüyor: Kopenhag’da sakin bir hayat ve sonunda iyi bir mühendis olarak yaşamak mı, yoksa Compocket projesini bir şirkete dönüştürerek teknolojinin altın madeni olan bir yere, Silikon Vadisi’ne giderek bilinmezlikle dolu bir yaşama evet demek mi? Gece gündüze kavuştuğunda İlayda, bilinmezliklerle dolu bir yaşamı, Silikon Vadisi’ni seçiyor.

İlayda’nın hikayesi bu şekilde okunduğunda çoğumuz için etkileyici görülebilecek bir hikaye. Ancak kadın olarak teknoloji alanında var olmak denince, hikayesinin araları, teknoloji alanında var olan erkeklerden farklı bir şekilde dolduruluyor. Bu da aslında toplumsal cinsiyet kategorilerinin sosyal yapılanmasıyla oluşturulan toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanıyor (West ve Zimmerman, 2009). Eril düşüncenin tahakkümü altındaki toplumlarda özneler, bu eril otoritenin kontrolünde faillik gösterebiliyorlar. Oluşturulan bu faillik, özneler tarafından içgüdüsel olarak değil; öğrenme yoluyla yapılıyor. Bu noktada kadınlık ve erkeklik dediğimiz kavramlar, aslında tamamıyla sosyal bir yapı ilişkisiyle kurgulanıyor. Üzerimize yapışan (ve çoğunlukla biyolojik cinsiyetimize bakılarak verilen) bu roller bize neyi yapabildiğimizi ve neyi yapamadığımızı söyleyebiliyor. İşte tam da bu noktada İlayda’nın hikayesinin örtülü kısımları aralanıyor:

“Bu olay aslında küçükken başlıyor, ben mesela Barbie bebek hiç sevmezdim. Kendimde bir sorun olduğunu düşündüm uzun bir süre. Barbie ile oynamak için çok çabaladım. Sonradan anladım ki sevmek zorunda değilmişim…” -İlayda

“Berlin’de global yarışmaya gittik. Sunumdan önce bir kadın geldi yanıma. 50 yaşlarında bir kadın… Türkçe konuşmaya başladı benimle. Kim olduğumu falan sordu. Bir süre konuşmanın ardından bana ‘boşuna sahneye çıkma, yapamazsın’ dedi. Bende ‘niye’ diye sordum. ‘Kızsın, 21 yaşındasın. Türkiye’den geliyorsun. Benim oğlum Amerika’da o zorlanıyor. Sen burada hiç uğraşma, bu cihazınız çalışmıyordur bile.’ dedi.” -İlayda

Bununla birlikte büyüyen tek kadın İlayda değil. Kadınların çoğu buna maruz kalarak aslında gerçekten yapmak istedikleri hedeflere ulaşmakta zorluk çekiyorlar. Toplumsal cinsiyet rolleri yalnızca kişileri değil onların yaşayış şekillerini de biçimlendirerek kendini tekrar yeniliyor. Bu noktada kendini ait hissetme duygusu işin içine giriyor. Kadınlar teknoloji alanına kendilerini ait hissetmekte zorlanıyorlar, çünkü bu alandan dışlanıyorlar. Teknoloji alanında egemen olan söylem dışında, kurgulanan dekorasyon da ataerkil bir yapı oluşturuyor.  Alanda kalıp yargıların varlığını ispatlamak için yapılan “Stereotypes Undermine Girls’ Interest and Sense of Belonging in Computer Science” deneyi aslında söz konusu alanların kadınları nasıl dışarıda bıraktığına iyi bir örnek oluyor (Master, Cheryan and Meltzoff, 2015). Deneyde lise öğrencilerine kadın ve erkek olmak üzerine bir anket yapıldıktan sonra bu ankete göre iki farklı deney odası oluşturuluyor. Genç kadınların ‘erkek işi’ olarak dahil ettiği tüm eşyalar deney odasının birine koyulurken, diğer oda da ise daha ‘nötr’ bir şekilde düzenlemeye gidiliyor. Böylece oluşturulan negatif kalıp yargılı odaya ‘erkek eşyası’ olarak nitelendirilen unsurlar (Star Wars eşyaları, genellikle erkeklerin oynadığı video oyunlar, bilim kurgu kitapları…) konuluyor. Oluşturulan iki deney odasına eşit sayıda genç kadın ile erkek öğrenci alınıyor ve düşünceleri kayıt ediliyor. Deneyin sonucunda, genç kadınların çoğunluğu nötr olan oda da kendilerini daha rahat hissettikleri ortaya çıkarken, erkek öğrenciler her iki odada da kendilerini rahat bir şekilde ifade edebildiklerini belirtiyor.  Deney nötr bir ortamın erkek öğrencilerin kapasitelerini etkilemediği sonucuna varılmasını teşvik edici buluyor çünkü nötr ortamda oluşturulmuş teknoloji alanları tüm öğrencileri içine alabilecek bir ortam sunabiliyor. Ancak deneyin ilginç bulgusu, kendilerini bilgisayar ve teknolojiyle iç içe gören kadın öğrenciler nötr ortamda değil, negatif kalıp yargılarla oluşturulmuş oda içerisinde daha rahat görüyorlar. Bu bana kalırsa çok ilgi çekici bir nokta, çünkü kendini teknoloji alanının dışında gören kadınlar nötr ortamda teknoloji hakkında pozitif düşüncelere sahip olurken, teknoloji ile kendini içe içe gören kadın öğrenciler, görece ‘erkek eşyaları’ ile donatılmış odayı daha verimli buluyorlar. Deneyin ışığında, teknoloji alanında kendini geliştirmek isteyen kadınların ‘erkek’ eşyalarının bulunduğu bir odayı seçmesi, teknoloji alanının ataerkilliğinin, kadınlar tarafından da kabul edildiğinin bir göstergesi durumunda.

“Ben lisede çok başarılı bir insan değildim ama elektronikte bir başarı elde etmeye başladığım zaman yapabildiğimi fark ettim Ayrıca beni teşvik eden başka bir etkense öğretmenimin kadın olması. Rol model görmek istiyorsun. O beni çok etkiledi. Çevremde elektronik ne alaka diyen çok oldu. Mesela sokaktan birini de çevirsem desem ki ben elektronik okuyorum. Bana ne yapacaksın der. Bunu anlayabiliyorum. Ama çevremden birine de elektronik okuyacağımı söyleyince bunu demese de özünde bu anlamı taşıyan bir yorum yapıyor.” -İlayda

Tüm bu ataerkil yapıya rağmen İlayda gibi bu mecraya adımını atmış ya da orada başarı sağlamış Magdelina Yeşil gibi yatırımcıların adını neden Steve Jobs kadar çok duymuyoruz? PicthBook verilerine göre 2017’de Amerika’da kadın yatırımcılar tarafından kurulmuş şirketlerin sayısı yüzde 2.2 (Olsen,2018). Bu oranın kadınların başarısızlıklarından kaynaklandığını düşünmüyorum. Bu oranın kadınların, erkeklerle aynı şartlar altında üretim yapmadıkları için ortaya çıktığını düşünüyorum. Öyle ki, liderlikte kadın ve erkek arasındaki farkları araştıran bir çalışmada, elde edilen veriler bize kadın ve erkek arasında bir fark olmadığını söylüyor (Eagly, Karau & Makhijani, 1995). Kadınlar için zorluklardan biri, geleneksel liderliği elinde tutan birisine karşı güç uygulamak ve başkalarını kendine bağımlı kılma gibi sözde meziyetleri sosyal hayatlarında ‘yeterince’ öğrenememiş olmaları oluyor. Bu tarz agresif ve kendini ispat eden eylemler daha çok maskülinite ile eşleştiriliyor (Rudman and Glick, 1999). Bu maskülen eylemleri kadınların uygulaması toplum tarafından olağandışı olarak karşılanıyor. Kadınlar bu tarz eylemlerin içine girdiğinde toplum tarafından itici ve İlayda’nın eklemesiyle ‘şeytan kadın’ olarak tabir ediliyorlar. Böylece erkekler (masküleniteyle toplum tarafından daha içselleştirilmiş olanlar) liderlik vasfında kadınlardan daha kabul edilebilir oluyorlar.

“Kadın mühendis 15-20 çalışıyor bir yerde ama yükselemiyor; onunla aynı konumda erkek yükselebiliyor. Bunun nedenleri konuşuluyor panellerde. Mesela, başarılı bir kadın var aynı işte ondan daha düşük kademeli olarak çalışan bir erkek ondan daha yüksek maaş alıyor.  Bunu da şey diye konuşuyorlar panelde, bir erkek ‘ben maaşımı arttırmak istiyorum’ diyebiliyor. Kadın bunu söylemeye çekiniyor, ‘ben başarılı olayım onlar beni yükseltir’ diye düşünüyor. ” -İlayda

Teknoloji alanındaki hararetli konuşmalara yol açan problemlerden biri de iş yerlerinde pozisyonda ve maaştaki eşitsizlik oluyor. Hired’ın yaptığı bir çalışmaya göre, kadınların yüzde 65’i iş yerlerinde ayrımcılığa uğradıklarını beyan ediyorlar. Ayrıca kadınların yüzde 61’i aynı pozisyon için erkeklere göre daha az maaşla çalışıyorlar (Hired.com, 2019). Kadınların yarısından fazlası, ayrımcılığa uğradıklarını beyan ederken aynı orandaki kadın daha az maaşla çalışmak durumunda kalıyor. İlayda, Silikon Vadisi’nde kadınların uğradığı ayrımcılığa yönelik yapılan panellerin çoğunda kadınların yapılan bu eşitsizliklere karşı bilinçlendirilmeye çalışıldığını ifade ediyor. Öyle ki kadınlar, maaşları hakkında konuşmaktan çekindikçe erkek çalışanlar daha çok maaşla çalışma imkanı bulabiliyor. Yani, kadınlar ve erkekler arasında ‘beklenti’ büyük bir açıklık gösteriyor. Kadınların daha az temsil edildiği alanlarda kadınlar, daha az maaşla çalıştırılıyor. Bu kadın ve erkek arasında oluşturulmuş ‘beklenti’ açıklığı ise genellikle yazılım mühendisliği, veri bilimi ve bu alanlarda kadınların az bulunduğu şirketlerde görülüyor (Cooney, 2019).

“Başka Start-up yapan biriyle görüşüyordum proje hakkında. Bana birden ‘sevgilin var mı’ diye sormaya başladı.  Ben insanlar bana yürüyecek mi diye çekinmek istemiyorum ve bu o kadar  ince bir çizgi ki iş ilişkilerini de mahvedebilir… Erkeklerin düşünmediği ama kadınların çoğunlukla ikilemde kaldıkları bir şey bu… Yorucu bir şey.” -İlayda

Kadınların teknoloji alanında yeterince sesini duyuramamasındaki bir başka konu ise yaşanan cinsel taciz vakaları. Bunlardan en çok ses getireni ise Google’ın şirket içinde yapılan cinsel tacizlere göz yummasına karşı başlattığı eylem oldu. 1 Kasım 2018’de  Google’ın Silikon Vadisi, Tokyo, Avrupa ve Singapur’daki ofislerinin önünde şirketteki cinsel taciz kültürüne karşı bir bildiri yayınladı (Weaver vd., 2018). Ayrıca Elephant in Valley (The Elephant in the Valley, t.y.) araştırması, şirket ortamı dışında iş ilişkilerini geliştirmek için yapılan sosyalleşmelerin erkek bazlı olduğunu ve çoğunun bir konferans gibi resmi bir mekandan ziyade, kadınların rahat hissetmediği bir mekanda yapıldığını ifade ediyor. Bu tarz konferanslar özellikle kadınların kolayca tacize uğrayabileceği yerlerde gerçekleşiyor.  Bu duruma müdahale edilmesi istendiğinde kadınlar geri dönüş alamıyor. Yine aynı araştırmaya göre, Silikon Vadisi’ndeki kadınların yüzde 60’ı, cinsel tacizi şirketin İnsan Kaynakları birimine belgelediklerinde, aldıkları cevaptan memnun kalmıyorlar. Bunun yanında, tacizin gündeme getirilmesinin kariyerlerini etkileyebileceklerini beyan ediyorlar.

“Ben bir kadın olarak işimde hep bu ayrımcılığı yaşadım. Genelde böyle iş görüşmelerinde, tek kadın oluyorum. Yurtdışındayken de 3. Dünya olarak sayılan bir ülkeden geliyorsun. Bunun üzerine donanım olan (high tech) bir iş yapmaya çaışıyorsun. Her şey senin zararına duruyor. Psikolojik olarak yıprattı bu beni. Herkes kırk yaşında, takım elbiseli ve erkek… Bu yüzden herkes sana bakıyor. Başta bu bende güvensizlik oluşturdu. Ama sonradan bunu avantaja çevirmeyi öğrendim Çünkü beni bir gören, sonradan mutlaka hatırlamaya başladı. Bana benzeyen biri yok bu ortamlarda.  Konumlanmanı doğru yaparsan bu aslında ilgi çekici bir hikaye olmaya başlıyor. Bunu gücüm olarak kullanmayı öğrendim. Bir şekilde mücadele etmeye başladım.” -İlayda

Teknoloji bugün, gelecek olarak addediliyor. Her ne kadar teknoloji ‘yeni’ olarak algılansa dahi, kodlarında ataerkilliğin izleri görülüyor. Yani bir noktada erkekler (eril olarak kendini toplumda performe eden, biyolojik olarak erkek doğan kişiler) kadınlardan veya LGTBI+’lardan her zaman daha ‘şanslı’ oluyorlar. Fakat bu, erkeklerin ‘genetik’ ya da eril başarısı değil, oluşturulan alanların onlara ait olmasıyla alakalı. Kadınlar, öğrenilmiş kalıp yargılara rağmen erkeklere ait görülen teknoloji alanının içinde, kendilerini var etmeye çalışıyorlar. Bunu, öğretilmiş normlara, ‘sen mi mühendis olacaksın’a, eril düşüncenin manipülatifliğine, yaşadıkları cinsel tacizlere ve eşit olmayan maaş uygulamalarına karşı yapıyorlar. İlayda’ya 22 yaşında teknoloji alanında kendine yer edinmeye çalışan bir kadın olarak, ufukta bu alanda bizi nelerin beklediğini soruyorum. Öncelikle bana, bu alandaki kadın rol modellerin genç kadınlar için çok umut verici olduğunu söylüyor. Eğer kadınlar bu alanların yalnızca erkeklere ait olmadığını fark ederse, o zaman bu yapılan panellerin ve mücadelenin etkili olabileceğini vurguluyor. ‘Benim umudum var’ diyor konuşmamızı bitirmeden. Belki de umutlu olmak, bu eşitsizlikleri sürekli konuşmak ve güncel tutabilmek bir noktada büyük farkındalıklara yol açıyor. Ancak ufka baktığımız yerde hala kara lekeler var. Ufka varmadan bu lekeleri aydınlığa çevirebilmek gerek. Bunun için de bıkmadan usanmadan hiç duymadığımız, bilmediğimiz ve belki de görmediğimiz kadınların hikayelerini yazmamız ve mücadelelerine ortak olmamız gerekiyor.

*İlayda Büyükdoğan’a, 11 Kasım 2019’da gerçekleştirdiğimiz röportaj için teşekkür ediyorum.

Kaynakça:

Cooney, S. (2019). Facebook and Microsoft may have no gender pay gap, but Silicon Valley has work to do. [çevrimiçi] Mashable. URL: https://mashable.com/2016/04/12/hired-equal-pay-study/#9vPoC.o5rEq6 [Erişim tarihi 14 Aralık 2019].

Eagly, A., Karau, S. ve Makhijani, M. (1995). Gender and The Effectiveness of Leaders: A Meta-Analysis. Psychological Bulletin, 117(1), s.125-145.

Forbes.com. (2018). Council Post: Eight Influential Tech Leaders Making A Difference. [çevrimiçi] URL: https://www.forbes.com/sites/forbestechcouncil/2018/07/10/eight-influential-tech-leaders-making-a-difference/ [Erişim tarihi 9 Aralık 2019].

Hired.com. (2019). 2019 Wage Inequality in the Workplace Report | Hired. [çevrimiçi] URL: https://hired.com/page/wage-inequality-report [Erişim tarihi 3 Aralık 2019].

Master, A., Cheryan, S. ve Meltzoff, A. (2015). Computing Whether She Belongs: Stereotypes Undermine Girls’ Interest and Sense of Belonging in Computer Science. Journal of Educational Psychology, 108(3), s.424-437.

Olsen, D. (2018). Do Female Founders Get Better Results? Here’s What Happened on My Quest to Find Out | PitchBook. [online] Pitchbook.com. URL: https://pitchbook.com/news/articles/do-female-founders-get-better-results-heres-what-happened-when-i-tried-to-find-out [Erişim tarihi 8 Aralık 2019].

Rudman, L. ve Glick, P. (1999). Feminized Management and Backlash Toward Agentic Women: The Hidden Costs to Women of a Kinder, Gentler Image of Middle Managers. Journal of Personality and Social Psychology, 77(5), s.1004-1010.

The Elephant in the Valley. (t.y.). The Elephant in the Valley. [çevrimiçi] URL: https://www.elephantinthevalley.com/ [Erişim tarihi 4 Aralık 2019].

Weaver, M., Hern, A., Bekiempis, V., Hepler, L. ve Fermoso, J. (2018). Google walkout: global protests after sexual misconduct allegations. [çevrimiçi] the Guardian. URL: https://www.theguardian.com/technology/2018/nov/01/google-walkout-global-protests-employees-sexual-harassment-scandals [Erişim tarihi 5 Aralık 2019].

West, C. ve Zimmerman, D. (2009). Accounting for Doing Gender. Gender & Society, 23(1), s.112-122.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trackbacks and Pingbacks