Deneme, Röportaj

DÖVMELERDE BİRİKEN ÖYKÜ

By

Sanat, insanın kendini ifade etme biçimlerinden biri ve bir sürü çeşidi var. Dövme de bunlardan biri!

1700’lerde Samoa Adaları’ndaki yerlilerce “tatau” adıyla doğan dövmecilik, günümüzün en sıcak bakılan sanat dallarından biri. İnsanların, resimleri, figürleri, sembolleri vücudunda taşıma isteği aynı zamanda bir kültür olarak da değerlendiriliyor. Eski zamanlardan beri insanların gözdesi olan dövmecilik ilk başlarda farklılaşmak ve kişiselleşmek nedenleriyle tercih edilmiş. Beden modifikasyonu olarak da tanımlayabileceğimiz bu sanata, günümüzde pek çok amaçla başvuruluyor. 

Kendisi de birçok dövme sahibi olan Johnny Depp, “Vücudum benim günlüğüm. Ve dövmelerim benim hayat hikâyem,” diyor. Haksız sayılmaz, öyle değil mi? Hayat boyu bedenimizde taşıdığımız bu dövmeler bir nevi yaşadıklarımızdan bize kalanlar, hatta önemli anların ölümsüzleştirilmesi olarak da düşünülebilir. Dövme yaptıran kişiler bu uygulamayı en çok kendini ifade etme, estetik gözükme düşüncesi ve anılarını taşıma sebebiyle tercih ediyorlar.

Dövmecilikte üçüncü senesini tamamlayan Selcan Terek ile yaptığım sohbette kendisine insanların neden dövme yaptırdığını sordum. “Aslına bakarsak çok uzun zaman olmadı bu işi yapmaya başlayalı, fakat bin bir nedenden ötürü dövme yaptırmaya gelen insan tanıdım,” diye beni cevaplıyor. Ona göre anıların ölümsüzleştirilmesi, farklı kimlik arayışları, dövme yapılırken acıdan haz duyulması, bir şeylere isyan etme, dikkat çekme isteği, bağımlılık bunların başında gelenler.

Dövme insanlık kadar eski… Ta o zamanlardan, yani yaşamın izinin sürüldüğü dönemden beri dövme yaptırmak insanların kendilerini en iyi ifade etme şekillerinden biri olarak görülüyor. Tekdüze bir beden yerine, bedene uygulanan modifikasyon sayesinde insanlar aynılıktan çıkıp farklı bir görünüme sahip oluyorlar. İnsanlar özelleşiyor! Biricikleşiyor da… Üzerlerinde taşıdıkları resimler ya da semboller sadece onlarda bulunuyor ve bu bir tür kendini ifade ediş biçimi oluyor. Kimliklerini dövmelerle desteklemek isteyenler için biçilmiş kaftan olan dövme, kendilerini dövmeleriyle ifade etmek isteyenlerce de tercih ediliyor. Röportaj yaptığım arkadaşım Ece “Genelde büyük ve ilk bakışta anlaşılmayacak dövmeler yaptırmayı tercih ediyorum, hoşuma gidiyor insanların dikkatini çekmek. İlk seferde çok anlamadıkları için inceliyorlar genelde kolumu, anlamını soran da oluyor, bu da aslında benim egomu yükseltiyor,” derken bu durumun altını çiziyor sanki.

Buradan yola çıkarak dahasını da söylemek mümkün. Ait olduğu grubu simgelemek, yaşadığı hayatı yansıtmak, görüşlerini yaptırdığı dövmelerle aktarmaya çalışmak… Tüm bunlar insanların dövme aracılığıyla hoşuna giden ve tercih ettikleri bir durum. 

Destekledikleri takımların dövmelerini yaptırmak ya da savundukları görüşü belli edecek dövmeler tercih etmekse bu konuda en çok gözlemlenen olaylardan biri. İnsanlar seçtikleri dövmelerle, kendilerine ait bir kimlik oluşturuyorlar. Bu yöntemle, diğerlerinden farklılaşıp kendilerini ifade ediyorlar.  İlkokul arkadaşım Ali, fanatik bir Fenerbahçeli. Kolunda ağabeyi ile küçükken stadyumda çekilmiş bir resmin dövmesi var. Kendini bildiğinden beri tek aşkının Fenerbahçe olduğunu dile getiren Ali, kolunda bu dövmeyi taşımanın onu gururlandırdığını ve desteğini hiç esirgemediği takımının dövmesini ölene dek vücudunda taşımak istediğini söyledi. Bilinen bir öykünün farklı bir kahramanıydı artık o! Farklı bir Ali.

Son zamanların popüler kültürü olan dövmenin bir diğer tercih ediliş sebebi ise estetik. Dövme, tam da bu noktada farklı bir algı yaratıyor. Üstelik bu durum, fazlasıyla da kabul görüyor. Biraz merakı olan, güzel durduğunu düşünen herkesin vücudunda semboller var. Bu konuda görüştüğüm Selcan, artık dövme yaptırmanın insanlar için saç kestirmek ya da alışverişe çıkmak gibi bir hobi olduğunu dile getiriyor. Hiçbir anlamı ve nedeni olmasa da insanların, estetik ve zarafet için dövme yaptırdığını söylüyor. Kimisi sadece şeklini ya da duruşunu beğendiği için ömrü boyunca vücudunda kalacak bu izi taşımayı seçiyor. Asıl giysimizi, yani tenimizi süsleme eğilimi, göze fazlasıyla hitap eden bir durum ve bu yüzden insanlar bedenlerinde sevdikleri, ilgi duydukları sembolleri taşımaktan ötürü son derece mutlu…

Vücudunun sekiz dokuz yerinde minik minik dövmeler bulunan arkadaşım Esra’ya bu sade ve minik dövmeleri tercih etmesinin sebebini sordum. Esra, “Tüm dövmelerim küçük ve yalın. Özellikle üzerimde giysi varken belli olacak yerlerime yaptırmayı tercih ediyorum çünkü hem kendim gördüğümde hem de dışarıdan görüldüklerinde hoşuma gidiyor. Hepsi, kafama estiği bir zamanda yapılmış dövmeler bunlar; en çok boynumdakini seviyorum, beni çok daha güzel ve alımlı hissettiriyor,” diyor. 

Bu noktada şu gerçeği teslim etmek elzem: Herkesin kendisini çekici bulma şekli farklı. Bazı insanlar bu çekiciliğe, vücutlarında senelerce kalacak boyaları işleterek eriştiklerini düşünüyor. Vücudunda sayısız dövme olan arkadaşım Yağmur, “Olayı makyaj yapmak gibi düşünürsek çok daha kolay anlamlandırabiliriz aslında, makyajı bakımlı gözükmek, estetik durması, göze çekici gelmek, beğenilmek için yapıyoruz. Dövme de aynı şekilde, tek farkla ömür boyu sizinle kalıyor; ama baktığımız zaman o da makyaj gibi size çekicilik ve farklılık katıyor,” diye açıklıyor. 

Dövme yaptırmanın çok tercih edildiği bir diğer neden ise insanların anılarını, yaşanmışlıklarını ömür boyu vücutlarında taşımak istemesi. Bir kere yaptırdıktan sonra eğer bir sildirme işlemi gerçekleştirmezseniz vücudumuzdan kaybolmuyor. Bir nevi ölümsüzleştirmek olarak tanımlanabilir! Çoğu insan yaşananlardan bir parçayı ya da onlardan geriye kalanı vücuduna işleme fikrine çok sıcak bakıyor. Zaman içinde tutulan defterler, alınan notlar ya da bize hatıralarımızdan geriye kalanlar kaybolup gidiyor. İnsanlar, tek varlıkları olan bedenlerine, yaşadıklarından geriye kalanları ya da simgeleştirdiklerini dövme yaptırarak anılarının her daim yanında olmasını istiyor. Kimi ölen birinin ardından hatıra olması için, kimi yaşanan bir olayı hatırlamak, kimide çok kıymet verdiği bir objeyi her zaman gözünün önünde tutmak için dövme yaptırıyor.

Selcan’ın bu konuda söyledikleri hemen her şeyi özetliyor: “İnsanlar anılarıyla alakalı dövmeleri çok daha fazla tercih ediyor, geçen gün biri vefat eden annesinin ismini yazdırmak için geldi ve ilk dövmesi olmasına rağmen hiç tereddüt etmedi çünkü annesinin ismini ömür boyu kolunda taşıma hissi onu çok daha iyi hissettirecekmiş ve her baktığında annesini güzel bir biçimde anacakmış.” Pamela Anderson, tenimizi boyalarla süslememizin hikâye gibi olduğunu ve yaşamımızdaki önemli anların simgeleri olduğunu vurgularken aslında Selcan’ın söylediklerini de doğruluyor. Öte yandan Tyga da bir sözünde, kendisi için dövmelerinin bir zaman çizelgesi gibi olduğunu, dövmelerine baktığı zaman hayatının belli bir zamanını ve o anlarda yaşadıklarını anımsadığını belirtiyor. İnsanlar duygularıyla yönetilebilen varlıklar oldukları için anı ve hatıra biriktirme istekleri çok fazla ve dövme yaptırarak vücutlarında taşımak ise en ölümsüz yöntemlerden biri olsa gerek.

Dövme yaptırmak, insanların görüşlerini, tarzlarını, hislerini yansıtarak ortaya bir benlik koyması olarak da düşünülebilir. Kimi, kimlik arayışında kendini bulmak istiyor, dikkat çekmek, farklı gözükmek için dövme yaptırmayı tercih ediyor. Kimi ömür boyu vücudunda taşıyacağı boyaları bir trend olarak görüp, sadece estetik algıdan dolayı yaptırıyor. Kimi de işleme daha manevi açıdan bakarak hatıralarından bir parçayı, yaşadıklarından bir anıyı ya da simgeyi ömür boyu bedeninde taşımak istiyor. Böylece zaman ilerlese de yaşananlar uçup gitmemiş oluyor.

Her neden, sonunda bir ortak noktaya bağlanıyor: Dövmeler, bir kere yapılmaya görsün, vücudunuza sizden, yaşadıklarınızdan, kararlarınızdan geriye kalan iz oluyor. Her ne nedenden olursa olsun, onlarda siz varsınız. Sizin öykünüz. Kısaca: siz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trackbacks and Pingbacks